Pages

26 December 2009

Sadece Bir


Benim adım bir.
Dört kardeşin en büyüğü, en birincisiyim.
En önce ben doğdum, Beni serbest bıraktı tanrı önce.
Acelem vardı doğru.
İlk benim yürümem gerekti
Bacaklarımın üzerinde beni bırakıp,
Hadi! Diyen anneme bırakma beni diye…
Diz kapaklarımı erkenden yaralamak için ilk benim düşmem gerekti,
Cemre misali bir şeylerin habercisi…
En önce ben sevildim ilk göz ağrılarını ben dindirdim.
Önce benim göbek bağım atıldı köprü niyetine hayata,
Üstünden her geçen ayak izlerini satmış yalancı bir tanrıya, olsun.
İlk önce benim köprüm yıkıldı, sesler…
Sesler.
Yaşımı öğrenmedim hiç.
Olmadı bir türlü karşılaştırdım hep benim cevaplarım yanlış.
En önce ben büyüdüm.
Olması gerektiği gibi değildi sanki.
Nefes alışlarım değişmese de adımlarım değişti,
En önce ben bekâretle tanıştım;
Yüzü, ifademe tüküren keskin bakışlarında bir kadının.
Kavşakta bekliyordu, adını bilmediğim bir hikâyenin köşe başında.
Ve ben sürüklendim.
Hızla önünden geçen mavi bir duvağa atladı.
Elinde gani gani parası... Başınız sağolsunlu bir hediye paketi.
Bendim…
Başımın sağlığı için başım üstünde bir el.
El sallıyor geleceğime.
Mavi değil, siyah duvak.
İlk ben kanadım anlayacağınız, bekâret seferberliği yüreğimdeydi.
Zührevi gaddarlıklar ve üstü yarına devredilmiş çığlık sesleri arasında.
En çılgını ve en ürkek olmayanı idi ilki.
İlk kez dünyaya ait bir şeyi bu kadar sahiplenebilmiştim
Kendi bedenimde başka bir benliği…
Çürük bir kapının eşiğinde kimliksiz bir bakışı…
Memelerinde peynir kokusuyla,
Bir ağustos sıcağında cehenneme açılan bir kapının alçak eşiğinde sallandım düşlerimden.
Birden birelik şartı müsaade ettim o an…
Bilmem kaç örgülü saçlarından asıldım hayata, yüz vermedi.
Acıttı, hayallerin merdivenlerini tırmanırken düşmek için çıktığımı anlamam…
Henüz kurşun yaram yok.
Kirli bir çarşafa hiç değmedi başım.
Henüz kirlenmedim, kirletmedim.
Üstüne çizgi atılmayan boş bir sayfayım bakabilsen.
Bu yüzden yaşamayı hak ediyorum.
En azından kirlenene dek…
Efendim var el üstünde.
Düşük yapan bir fikrin feryadı.
Efendim var…
Bitmedi daha…
En önce ben hastalandım, yaşım yoksulluğa erince.
Hayat ne uzun-muş…
Durdum, arkama dönmeye üşendim.
Önüme baktım hayal penceremden…
Sahiplenip gebe kaldım geleceğime en korunmasız bir yaşam anımda…
Peşi sıra şiddetli sancılı bir doğum,
Geleceğimi doğurdum dişlerimin arasında yaşadığım her günü sıkarken…
İlk çocuğum geleceğim olacak…
En önce ben baba olacağım.
 Annesinden aldıklarıyla dünyayageldiğinde
 Ondan önce ağlayacağım  onun için.
Kucağıma alacağım, yüzüne, yazgısına bakacağım.
Koynumda saklayacağım...
Dudaklarımı kapatıp yaralı iki parmağımla talihini haykıracağım soluğumdan…
Belki biraz;
Atmak istedim onu hücrelerimden.
Aynasını kıran bir baba şefkatiyle yüzünü kapatmak istedim.
Yapamadım…
Adını birdirbir koyduk.
Birde bir zarara uyandık…
Benim adım bir.
Ben bir anneyim.
Kendi geleceğini doğuran,
Meçhul bir tanrının babalık yaptığı bir hayatta…
Bir yaşamda bir kızım var.
Dudaklarım hala kendinden kırmızı ve kapalı dünyaya.
Öyle
Bu sadece bir...


No comments: