Pages

13 February 2010

Dünya Bir Sahne


Koro ve başlıyoruz...
Üç…iki..bir.
Şarkı:
Şarkının çıplak kıralı
Arz it komintern’inin çıplak kralı.
Çıplak kralı…
Gökten düşen elmayı değil ayvayı yedik!
Ayvayı yedik.
Bir iki üç
Ve dikta
Bir iki üç
Ve kurban

Monarşi fenotipi romantiğin melankoli hasılatı
monarşi bilir erkek, bilir dişi ve bamya
lay lay lay

Perde açılır ama sahnedeki…
Sahne bir:

Sahnenin ortasında öylece toplanmış, mimikleri adeta birbirlerine çivili insan yığını, hep bir ağızdan susmaktadırlar. Ne bir hareket ne de tek bir söz...
(Seyirci burada bu tarihten mi gelir yoksa senaryodan mı diye düşünür.)
Işıklar spot başlarında serserice dolaşan sinekleri(bu seyirci için tuzaktır, spotların gösterdiklerine bayılırlar), sözcü işaret parmağını göstermektedir.
Havada ayrılık kokusu varmışçasına ayinsel bir görüntü... (Seyirci havayı koklar)
Kalabalık hep bir gözden ve hayretle sözcünün işaret parmağına baktı.
Sözcünün hafif tombul işaret parmağı gökyüzünü gösteriyordu.
(Seyirci meraklanır)
Derken olan oldu ve gökyüzünden kanlar içinde bir cisim sahneye düşüverdi... Bu belki de kapital tanrılarının ekonomi kitaplarında sıkça bahsettiği iblis dölüydü.

Baktılar… Baktılar... Baktılar...
Yüzü kendilerine benzer ama kanlı. Gözü kendilerine benzer ama canlı. Eli kendilerine benzer lakin nasırlı…
Sahnenin ortasında öylece duran yaralı cisim hafifçe kımıldadı ve sonra ağır ağır kalkmaya başladı titreyen dizleri üzerinde zar zor. Acı çekiyor gibiydi ama alışmış olmalıydı.
Önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa baktı.
İçine liberal kaçmış sözcü bir adım öne çıktı.
Sözcü: Bre sefil yaralı nerden geldin sen böyle.
(Kalabalık buradan sonra sözcünün arkasındadır, sözcü ise bir adım önde!)
Yaralı: Nasıl yani gökten zembille indim ya az önce…
(kalabalık ürktü ve hep birden tek adım sözcünün götüne kaçtı.)
Işıklar söner…
Yönetmenin müdahalesi (sahne dışı sahne)
Yönetmen: Bir dakika bir dakika nedir bu böyle biri bana açıklayabilir mi? Oyun böyle değildi ki. Bunun neresi oyun?
Müdahaleyi sevmeyen kişi: Patron biraz daha izleyip öyle karar verseniz. İnanın sonunu bu defa bağlayabildik.
Yönetmen: Bana patron demeyi kes lütfen. Ayrıca şu komik gözlükleri de çıkar lütfen gözünden.
(Seyirci patronu yani yönetmeni sevmedi)
Yönetmenin suskuyla imtihanı (Sahne dışı ve ışıksız)
.....................................
Sahne 2:
Sağa sola kaçışan kalabalık aniden durdu ve gözlerinize kaçan biber gazını salata sosu sanıp mağdur oluyoruz mağdur dedikten sonra. Manavlara yüklenen bedenlerini geri geri getirip istop etti.
Stop...
Sözcü tüm heybetiyle öylece donakalmış kalabalığın arasından geçti ve kocaman cüssesiyle sahneyi doldurdu ya da dolu hissettirdi.
Tekrar aynı işaret parmağını kaldırarak konuşmaya başladı.
Sözcü: Sayın İmparatorcular, imamlar, mebuslar, televizyon ekranları, Cumhuriyetçiler ve metropoliten şehir haritalarının güzide konukları. Orta yerde duran bu adam kendi hayatının seyrine seyirci kalmayarak büyük bir günah işlemiştir. Yüzünden akan günahkâr kan ellerimize bulaşmadan ve gündelik hayat trafiğimiz söyleyeceği saçma sapan sözler yüzünden tıkanmaya başlamadan evvel gereği yapılmalıdır.(seyirci nasıl tepki vereceği konusunda kararsızdır)
Kalabalıktan bir uğultu yükseldi sonra hemen durdu.
İçlerinden biri yavaşça orta parmağını kaldırarak söz istedi.
İçlerinden biri: Yani öldürecek miyiz?
Olan biten karşısında dehşete kapılmış yaralı aniden öne çıktı;
Yaralı: Eyyy budala güvenlik kordonlarının ip cambazları, haber bülteni propaganda kreşendosu, çift tiyatro işgal impromptusu ve piyano piyano…
Bacaksız, setinden kaçan küçük çocuk...
Çocuk öne çıktı ve elindeki balonu patlattı.
Yaralı: Metropolis ayaktopu cemiyetleri bana bakınız. Görüyorum ki bugün burada hakkımda verilen ölüm fermanına karşı benden disiplinli bir sessizlik ve sersemletici bir teslim olma bekliyorsunuz. Lakin kendi yok oluşuma kayıtsız kalmamış olmam beni ölüm vesilesiyle sonsuz bir eylemsizliğe teslim etmek üzere.Tanrının merhametinden ve toplumun derin vicdanından aşağı itilmek suretiyle kovulmuş talihsiz bedenimdeki yaralara aldırmadan ellerinizdeki geleneksel silahlarla bana saldırmaya devam ediyorsunuz. Eyy her ölüye amin alayı bunu nasıl merhametsizce önüme sunabilirsiniz.
(seyirci yaralının mücadelesini hayranlıkla sadece izler)
Sözcü: Önüne sunmayacağız, ölüme sunacağız. nekropolis demo şarkısı bugün senin için çalacak. İsyan ateşinde yanan zavallı bir ruh olarak tarihe gömüleceksin. Sakın bize gaz vermeye kalkma (kalabalığa dönerek) ve sizlerde sakın gaza gelmeyin. İmparator mevzisi kırmızıçizgilerle işaretlenmiştir. Temaşa bağımlısı genç talebeler ve ağzı sadece sözde insanlık nidaları atan geveze moronlar bilmelisiniz ki işlenen hiç bir suç cezasız kalmaz.
Kalabalık: Kalmaz
Sözcü: Ha şöyle
Yaralı: Nasıl ya?
Sahne 3:
Sahnenin ortasına getirilen elektrikli süpürgenin fişi yaralıya takılır. Kalabalık sesiz ve heyecanlıdır. Acıdan kıvrandığı belli olan yaralı itilmek suretiyle en öne getirilir. Tam düğmeye basılacakken sahne kararır.
Sözcü: Hay aksi elektrikler mi kesildi yine. Bu ne kepazelik canım ağız tadıyla bir isyancı öldüremeyecek miyiz şurada. Jeneratörü getirin çabuk.
Koşuşturmaca falan filan ve ışıklar tekrar yanar.
Yaralı ortada yoktur.
Kalabalık: (hep bir ağızdan) wowwwww
Sözcü: (tek başına) fuckk
Kalabalık: (Her zamanki gibi)Âmin!
Koro ve bitiriyoruz
SON ŞARKI:
Münferit cesaret kelebeği uçtu.
Fazilet saatinde herkes uyudu.
Sözcü buna çok kızdı ve kızardı…
Sözcü papuçu yarım çık dışarıya insan asalım.
Sözcü papuçu yarım çık dışarıya insan asalım.
Hafif meşrep akademi sirki bu yüzyılda kılıfını deldi.
Sahnelenen demokrasi, oynanan demokrasi.
Şimdi başkan yukarda ve tanrılar kitaplarda...
Birkaç sayfa.
Metastaz yapar.
Metastaz yapar.
(Sahne dışı sahne)
Yönetmen: Sonunu bağlayamamışsınız.
Müdahaleyi sevmeyen kişi: Biz yapamadık belki izleyenler bir yere bağlar ne diyim şimdi.
Yönetmen: Gözlüklerini hala çıkarmamışsın
Müdahaleyi sevmeyen kişi: hööö
(Sahne dışı sahne sessiz)
Perde kapanır, sözcünün işaret parmağı olmasa da seyirci gökten inen yaralıyı görmüştür yaralı elinde bir aynayla seyirciyi selamlamaktadır.
Seyirci aynada gördüklerini alkışlar.
Kıyamet gibi…

23 comments:

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

Manu sen ne yaptın, bu senaryo nası bişiy? Bu senaryoda bir anafikir var da ben mi kaçırıyorum? Valla bir açıkla bir yardım et!

Manusal said...

Ana fikirler insanların zafıdır ilk anladığın şey en basit olanı ve herkesin anlayabildiğidir.
Yani eğer ağacın daları yaprakları olmasa güzel görünemez fotosentez yapamaz tabi gövdeside olmazsa benzeri durum söz konusudur.
Oyu tekrar izle ama yaprakları, dalları ve gövdeyi ayırmadan unutma sen bir seyircisin ve her oyuncu bir seyircidir.

. said...

Birşey düşündüm.Evet ben,sen evet sen.Hiç bana meli ayrı yazılır,mi burdaki olumsuzluk ekidir diye uyarı yaptın mı?
Yok,artık düzelmez miyim hiç umudum mu yok.
yoksa salsa dansı mı?

Manusal said...

Konuyu dağıtmayalım oyuna yogunlaşalım.
Dipnot:Bu soruya sonra cevap vereceğim.

. said...

Çocuk,kim bu oyunun başrol oyuncusu.Biz seyircileriz galiba.Konunun sonuna yakın baş tarafta yazdıklarını unuttum.
Bu günlerde kimi görsem tek yaptığım muhabbet ne biliyor musun.Bir litre süt fiyatı.yaa ekonomistte oldum.Daha bu gözler ne fiyatlar görür.Süt 3 lira olur.
Bu nasıl bir sahneee,ana fikir ne, aaaa!!!

. said...

Ayrıca,bu soruya niçin daha sonra cevap vereceksin.Yazılarımı tara,ne kadar hata var bak,işin işinden çıkamazsın:)

Manusal said...

Acaba oyundaki terimleri açıklamak için başka bir yazı daha mı yazmam gerekiyor.Ana fikir, baş rol iğrenç kavramlar benim oyunumda başrol oyuncusu yok!
Ayrıca okumayı sevenler en az 10 kez okusun, anlamayı sevenler ise anlayana kadar okusun.

. said...

Tamam bak,anladım birazda .Siyah üstündeki renkler okumamı güçleştiriyor.Yaşlıyım.göremiyorum.

Ne kızıyosun.Her oyunda bir başrol oyuncusu vardır.Sevsende,sevmesen de vardır.Her zamanda olur.Dünya bir oyun sahnesi...

Ayrıca çok manyak bir yazı

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

Ya masal ben iki kere okuduktan sona yine bisiy anlamayinca herseyin bu Faust yüzünden oldugunu düsünmeye basladim. Dedikdi ya bir yerlerde bu Faust karisik, manu'da alin burada daha karisigi var dedi bence :D
Iyi haftasonlari manu, sen yine de yazmaktan yilma, biz anlamasak da bi anlayani vardir elbet ;)

Manusal said...

Senden arakladığım player dolduruyordum yeni gördüm, ben bunu anladığınızı biliyorum.Üstünü boyadıgım cümleler var onlarıda yeyip sindirirsizniz, essahtan.

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

:D
Demek ki artik senin sevdigin parcalari da dinleyebilecegiz, ben senin müzik zevkinden cok umutluyum.

Manusal said...

Azımın tadını bilirim :)
Ben varya bugün çok hastayım peçeteler içinde boğuluyorum bu ara havalar acayip feke atıyor bizde kanıp montsuz çıktık salya sümük çay içiyorum paso.Ama ilgi çok yoğun evdekiler pervane etrafımda ehuhehe.
Bi provakasyon yapta tartışalım:D

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

Yorgun musun, konu mu arıyorsun bi anlasam dümeni o tarafa doğru çevirecem emmeee ;)
Bugün hava çok güzel be manu, inan içimde keyifli bir kız şarkı söylüyor:)

Çok geçmiş olsun, hastalığın bile tadı çıkarılabilir, eğer çevrende sana çorba yapan bir gönüllü varsa.

Akşama Sema'nın doğum günü, bu sefer menüde rakı var. Bir karides yapacam ki rakının yanına, offf!... Hadi gel sende sohbet ederiz:D

. said...

Geçmiş olsun.

Bak ilk okuduğumda aklıma Faust gelmediyse...

Manusal said...

Geçenlerde sevallede konuşuyorduk şu ışınlanman olayı artık çözülmeli yani vallahi zamanı geldi :)
Şu yazıyıda Fausta bağdaştırmanız normal ikide tiyatro oyunu biri amatör biri dünya klasiği olsada aynı doğanın meyveleri ondandır.Bu semayada fitil oldum, yakacam kendimi o patlasın şaraplar, rakılar, karidesler oh miss.
Ayrıca ben orda oslaydım sema en güzel doğum gününü geçirebilirdi abartmıyorum :D

Manusal said...

Masalcım :D

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

Yahu atla gel, vakit gec degil epi topu üc saat sürüyor ;)

Manusal said...

Atla gel dedin ya çarşafı taktım sırtıma pelerin gibi oldu vala;
-dehhh...
Nasıl üç saat önce istanbul yapmamız lazım ayrıca atıma kıyamam.

. said...

Tembel teneke,ayda bir yazı yazılmaz.iyileşmedin mi hala.
yahu doğru düzgün şarkı yok mu memlekette.
beatles felan.Bende yapıcam,şu zımpırtılardan.kulağınız şarkı duysun.:)

neyse,nasılsın bugün.
Bir ara semaya baktım beyaz çarşaflı biri uçuşuyordu.senmiydin o.

Manusal said...

Bende yazdıktan sonra tekrar yazabilmek için reiatsu biriktiriyorum :)
Ahahah düzgün şarkıda ne ola ki?
Bu ne ya ben yapıyımda görün cümlesi kıskançlık tanrıçasının en sevdiği cümedir herhalde haha.
Dip not:O çarşaf değil pelerin hıh.

. said...

haahhaaa:)
kıskançlıkmış.!
nede güzel kulaklarım var heee hee:)
midas'ın kulakları gibi:)

Manusal said...

Bakıyım.

. said...

Dolunay'da çıkar eşşek kulaklarım.
gözlerimde eşşek gözleri,