Pages

03 September 2010

Tahta Kurusu




Hey elleri kanlı, tahtakurusu
Secde eylediğin her sevgin için,
Dua etmelisin inanmadığın bir tanrıya
Hemen öncesinde yaktığın sigaradan
Sorumluluğunu üslenip üflediğin
Her dumanın senden alıp götürdükleri
Fedakârlık gibi dursa da...
Bu bir durma biçimi değil!
Kendinden gitme biçimidir…

Bulunduğun noktadaki farkındalığın uydusu
Saat dilimlerinin uzunluklarını belirlerken
Dilinden çekinen gerçekler pekte paylaşımcı olamayabileceği gibi,
Gerçeklerle arandaki köprüde olabilir
Ya da olabilirdir gerçekler…
Tıpkı karşı kaldırımda geçmekte zaman gibi…
Ve zaman bilinen tek uydusudur yaşamın
Kendi etrafında dönmektedir bencilce
Esirgediğin en değerli parçanla arana girip
Geceyi çağıra gelmesi an meselesidir…
Veyahut da bir mevsimin bütün gerçeklerini değiştirebilir
Yeni mevsimin kollarında…

Son öptüğüm nokta ile
Son öptüğümden bir önceki nokta
Ve bu iki nokta arasında bütün noktalarda
Dudaklarımdan sızanlar acizdi…
Kollarım bir kadın,
Bakışlarım bir kadın,
Nefesleyebildiğim her şey bir kadın!
Ve ne zaman yükselse kelimelerim
Yer çekimine aldanıp geri dönme nedenim,
Bir kadın!


Kevgire dönen dönüşlerden, basamakladık
Uzaklaşmaktı zeminden…
Zirveye çıkmak değilse de amacımız
Bir üst katımda yaşayan meleğe sığındık
Bulutlu ve parçalı bir havanın ardından
Arkamızdan ağlayanları anlamak bir yana
Onları anlayamamak diğer yana birikti.
Ortadaki boşluktan ellerimiz verdik ellerimize…
Kalan parçacıklarımız alt kattakilere bağışlansın dedik
Yazmayı çok istediğimiz veda mektubunda…



2 comments:

. said...

Arada uğruyorum ben buraya.Müziklerini dinliyorum.Şu an
Hayko Cepkin çalıyor.Demedim mi..?
Çok güzel..

Manusal said...

Bende bir çok yazı yazdım sağa sola onları koyayım baride tükkana sadece müzik dinlemeye gelme arada oku da: )