Pages

08 November 2010

Faust- Goethe Manu-Cansu


Şöle bir arşivin tozunu alırken ne çıktı karşıma kimsecikler görmediğine eminim  sev@l faustu okumuş bizde yorumluyorduk sonra bir münazaradır alıp başını gitmişti....

sev@l:Zavallı ben Fausttan ne alabilirim ki.
manu: Zavallı faust sana ne verebilir ki?
CaNsuYu:Ben bu Faust olayına üniversitedeyken gireyim dedim; hani o kadar kalın hukuk kitaplarının üstünden geliyorum da bunu mu anlamıycam dedim! N'oldu, sayfaları çevirdikçe içime bi acı saplandı, ya bu cümleler de bişiyler gizli ama ne moduna takılı kaldım, kitabı da asla bitirmedim!
Ama buraya, Goethe'nin memleketine gelince o kitabın sembole ettiği ifadeleri açıklayan, eserin metaforlarını yorumlayan bir kitaba rastladım da anca o zaman annadım bu amcam orada ne demek istemiş! Bence zaten yaşamın içinde öğrendiğimiz bu ifadeler için o kadar çaba, enerji sarf etmeye deymez Seval, öyle de matah şeyler anlatmamış yani :)

manu: Yaşamın dışından kitaplarda mı var?
Ya da kitapların ifadeleri yaşamdışıda mı olabiliyor.Yorumlarda bu kadar cömert olup kelimeleri kaldıramayacağı şeylerin altına sokmamak lazım : )

CaNsuYu:Hımmm, manu senin cümleler de benim kafama doğru bir yol tutturmuş ama hadi hayırlısı:)
Gündelik yaşamın dışından olan kurgular var arkadaşım.Yani Faust her birimizin ne kadar içindeyse, bizim köyde yüzük kardeşliği o kadar yok mesela. Ya da benim teyzem Gondor'a süt dağıtmaya gitmiyor.
Tabii ki kurgular, fanteziler, ütopyalar yaşamdan beslenir ama benim bahsettiğim bizim orada anlatılmak istenene dolaylamaya gitmeden, kendi yaşamımızın içinden de ulaşabileceğimiz.
Bazı zıt anlamlara kelimenin salt karşıtını alarak ulaşamazsın;)

manu: Oh yea sivri dişli bir kadın arasan bulunmaz.
Evet kurgular yaşamdan beslenir bütün kitaplar gibi.Evet teyzen gondorda süt satmıyor olabilir.Ama kasımpaşada ali amca eşşeğiyle süt satmıştır.Ve gondor dünyada fedoal rejimlerin bulunduğu zamanlardaki zenginlerin köylerinin aynısıdır.
Yüzük kardeşliği yoksada aynı yüzükleri takıp mahalle de kabadayı çetesi kurmuş insanlar vardır.Evet iddaa ediyorum dünya üzerinde normal hayatın dışında bir kitap yoktur, hatta buna tanrıların yazdığı iddaa edilen kitaplar da dahil.İnsanların yazdığı şeyler onların yaşamlarından izler taşır.Yani faust bir sahnede şeytanla anlaşan adamı anlatsada şeytanla anlaşmak imkansızdır ama bizzat şeytan olan çok insanda tanırım.Yani cansu(öyle tahmin ettim) hanım sizin kafanıza doğru bir hamle yapmış olsamda aslında amacım faust için çaba sarf etmeye deymez demeden önce size göre çaba sarf edilecek diğer bütün olası kitapların fazla da farklı olmadığır söylemeye çalıştığım anladığınızıda bal gibi bilmektetim.Aslında bizim ülkemiz şartlarında bu münazara ne kadar doğru oda bir tartışma konusu olabilir.

CaNsuYu: Ben meslek icabı her zaman üzerinde anlaşılacak bir asgari müşterek bulunabileceğinden yanayımdır. Seval'in bloğunu kullanarak daha fazla çemkirecek de değilim, ama kullandığın kavramlar üzerinde tartışmak için şu yazından da sana satırlar dolusu malzeme çıkarabilirdim;) Avrupa klasiklerinin çoğunun kullandığı üslubu abartı ve bilinçli karıştırılmış buluyorum -Creep'in dediğine burada katılıyorum, kendi klasiklerimizi okumak daha mantıklı sanırım, her ne kadar bunu ben henüz başaramamış olsamda-

manu:Kendi klasiklerimizin en büyük sorunu milliyetçilik hırkasını çıkaramamış olamsıdır.Dünya klasikleri insanlardan bahseder aslında bende henüz bir klsiğimiz olduğu konusunda tereddütlüyüm.Ön yargı diyebiliriz ve yanlış biliyorum.Üslüplar abartılı bu muazzam bir tesbit, zaten klasiklerin farkı yazıldığı yüzyılardaki söylenemeyecek şeyleri üstünü örtüp söyleme biçimidir.
Çıkarılacak her malzeme daha fazla sormluluk getirecektir yani söylediğiniz her şeyi desteklemek için söyleyecek daha çok şey bulmanız lazım söylediğiniz şeylerin size nasıl sorumluluklar getirdiğinden,
burda bahsetmiştim.
Dip not:sevalin şu an tartışmayı elinde patlamış mısır kutusuyla takip ettiğini ve araya girmek yerine uzaktan izlemeye değer bulduğunu düşünüyorum.Ayrıca üslübunuzda avukat kokusu alıyorum teşbihte hat olmaz.

CaNsuYu:Klasikler konusunda bana susmak düşer, konuşması gereken burada Creep'tir, ben onun dediği gibi günümüz yazarlarına takılan kısımdanım, maalesef günüme ancak onları sığdırabiliyorum.Ama elime şimdilerde Moby Dick geçti,ne kadar klasik sayıldığını bilmem ama anlatımı hoşuma gitti, hala beğenerek okuyorum.
Sorumluluk hukuku konusunda fena sayılmam, kendi davranışlarının ceremesini çekmeyi de neredeyse öğrendim sayılır. Ama yine de sana yeni konular için çanak tutup, yaratıcılığını daha fazla yormayacağım:)
"teşbihte hata olmaz" derken mesleğime de bir taş gelmiş gibi hissettiysem de alınganlık yapacak da değilim.
Bir sonraki çekişmede yerişememek üzere ben meydanı kendi klasik hukuk kitaplarıma dönmek üzere terk ediyorum, keza inanınız ki onların üslubunun sıkıcılığıyla hiçbir klasik yarışamaz!!!
CanSuYu:Seval'e de ev sahipliği için teşekkürlerimi ileteyim :) Zavallı bizler daha ne kadar buraya yorum bırakabiliriz ki;)
 manu: Ahahah, bu yorumunuzu beğendiğim içindi.Ayrıca mesleğinize değil hukukla olan ve tarihten gelen kişisel problemlerime idi gönderme.Ne zaman elinde kalın kitaplarla insanlara bu kurallara toplum düzeni için uyun uymazsanız ceza alıcaksınız bakışları edinmiş insanlar hayal etsem yaparım bunu.(sizin böyle hayal etmiş olmam öyle olduğunuz anlamına gelmez affınıza sağınarak genelleme yapıyorum)
Bende sorumsuzluk da bir sorumluluk dur diyenlerdenim.Ayrıca klasiklerin üslübu sıkıcıda değildir.Sizin çanakalrınızın sizde kalması yeni doğumları etkilemeyecektir bilakis kendi çanakalrımı kullanmama neden oluckatır.Madem siz sohbeti bıraktınız bende bırakayım.Hem zavallı bizler yorumlarımızı asla bırakmamalıyız ucundan biyerinden sıkıca tutmak lazım.
manu: Ayrıca evsahibine de Moby Dick'i tavsiye edeyim ama balıkçı gözüyle okumasın : )
masal:ayırt etmeden,bütün klasikleri okurum.
manu:Ne diyordu faust aklımda zerzeriyor.
"Ve siz yaşamın kaynagı olan göğüslüler gök yüzünün ve yeryüzünün bağlı olduğu."
 
Burdan sonra benim sayfama biryerlere devam ediyoruz bir kaç gün sonrada yetkili ağızlardan açıklama geliyor... "
Not: Cansuyu ve Manu geçenlerde kitap tartışmanızda aranıza giremedim ama size ev sahipliği yapmak benim için onurdur. :) Fazla tartışmayın ama. Vallahi salarım Zekai'yi üzerinize. :)
CaNsuYu:Ben bu tartışmaya çanak tutan üslubunu yaşına veriyorum:) Keza ben artık hep ortayolcu oldum! Ama senin daha enerjin varken istediğin üslup yolunda ilerle. Seval'in bloğundaki ilk yorumumda hukukçu olduğumu zaten söylemiş, bu vasfıma güvenerek Faust'a başladığımı belirtmiştim.Ama demeseydim de sen zeki üstadım bu ayrıntıyı benim sıkıcı üslubumdan anlardın :)
İllaki yaratacaksak dediklerimizle değil, yaşadıklarımızla yaratalım, anılar torbamızı doldururken kullanalım yaratıcılığımızı.
Söz geçer arkadaşım ve bu dünyada söylenmemiş çok şey kalmış değildir. Ama bazen doğru yer gelir yinelemek ve yorumu değiştirmek gerekir.Yer gelir o cümlelerin yinelenmesi iyi gelir...
 manu:Benim altını çizdiğim yaratmak değil yarattıkalrımıza sahip çıkmaktır.Ayrıca çanak meraknızda ilgi çekici.Yaşımla iilgili enerjik yorum paralellemenizi yetenekli buluyorum lakin sizde bilirsinizki bu durum sizin içinde geçerlidir yani sizin yaşınızda size "unumu eledim eleğimi astım" üslübu verebilir.Ayrıca senin söylediklerinle benim söyledikleriminde havada biryerde çarpışıp bizim söylediğimiz olma ihtimali vardır.Bu da yeri gelmş bir cümle yenilemesidir.
 CaNsuYu:Bense burda sahip çıkmaktan çok bir sahiplenme olgusu gördüm: "Dedim ki ben o zaman, yaratmak çok nankör bir olgu, yarattığınız her şey doğduğu andan itibaren sizden ayrılıp sizi hiçe sayacak bir umarsızlıkla tek geriye dönüşü yaratanını zedelemek olan bir hareketle, kendi bireyselliğinin uç noktalarında salınmak için yola koyulmuş olacaktır… Yarattığınızın götü kalkacaktır müsaadenizle. Gözünüzün içine baka baka"
Ve de bu görüşümü destekle, sahipleneceksek geleceğe yanımıza alabileceğimiz, sahiplenebileceğimiz tek şeye anılarımıza sahip çıkalım ve yaratıcılığımızı da onları renklendirmek için kullanalım demek istedim. İnsanların yarattıkları ne olursa olsun onların sahibi olabileceklerine ise çok bir kuşkuyla yaklaşıyorum. Yazarın kitabı onun eseri olsa da artık ondan ayrılmış, ayrı bir karakter taşır ve kendini okurun kollarında bulur, bulmalıdır. Yazar demek istediklerine dahi sahip çıkamaz bir süre sonra, çünkü demek istenen ne kadar önemli ise anlaşılmak istenen ya da anlaşılandan daha önemli değildir.
"biz" ise oluşması için bazen çok sürenin geçmesine gerek kalmayan ama ortak veya paylaşılan noktalar arttıkça doğma ihtimalı çoğalan güzel bir kavramdır. Çarpışmalardan değil, uzlaşılardan, anlaşmalardan, anlamalardan vb. sonra ortaya çıkmasını öneririm.
Burası ise ev sahibi bizzat kendin olduğun için ilgi çekici çanak merakımı engellemeyeceğim bir yerdir:)
Sevgiyle kalasın...

manu:"Geçmişi ve dolayısıyla bir önceki cümleyi, şimdiye kıyasla yargılamak bildiğin densizlik örneğidir."
Bu sizin bahsettiğiniz ve benimde söylediğim yaratmak olgusuna cevaben daha üst satırlarda kendine yer bulmuştur.Ayrıca kontrolsüz güç güç değildir...
(konu içerisinde bu basit ama dolu bir cümle)
Gerçekten bir teşekkürü hak ediyorsunuz bu tamamen kişisel.
O görüşünüzü desteklememek elde değil lakin yarattığımız şeyler bizden kopucaktır bağımsızlıklarnı ilan edicektir başka bünyelerde yalnız bunun size dönşümünün yarattacağı etkilere karşı dikkat edilmesi durumundan bahsetmemiş olmanız cesaretinizden kaynaklansa gerek.Ayrıca çarpışmadan behsederken beni bir eli kılıçlı savaşçı yapıp kendiniz kanatlı barış elçisi yapmanızda tamamen hayal ürününüzdür.İkimizde aynı şeyden bahsediyoruz bunu söyle bana ki gülümseyeyim.

CaNsuYu:Kuzum siz hala gülümsemiyor musunuz? Lafı geveleyişinizden sizin hukukçu olmadığınızı sanıyorum. Nitekim son yorumunuzda üzerinize bir yorgunluk çöktüğünü ve gittikçe tartışmamızda kan kaybettiğinizi zevkle farkediyorum;) Ama ben kan emici değilim, en azından İstanbul'a dönene kadar vampir dişlerimi emanete bıraktım.
Ben de bugüne kattığınız renkten ötürü size teşekkür ederim.
Yazılarınızdaki cümle hakimiyetinize ise söyleyecek bir sözüm yok, başarılı.
Sayenizde "sahip çıkmak- sahiplenmek-sahibi olmak" kavramlarıyla yeterince meşgul oldum, ama geçmişteki cümleyi şimdiyle ve şimdide yargılama densizliğinde bulunmadığıma yemin ederim, eğer bu deistin yeminini kabul ederseniz.
Gücümü kontrol etmeye çabalamaktansa, gücümü güzel şeylere aktararak olabildiğince kullanmaya, denetimle zaman kaybetmemeye özen gösteriyorum, öneririm!
Hadi ama daha fazla gülümseyin, vurgularım kanatlı bir barış meleğinden beklemediğiniz kadar sert olabilir ama inanın kötü niyet taşımaz.


manu:Ardı ardına kahkalar patlatıyorum hatta kontrolden çıkıyor ve beni çok eylendiriyor.Sizin söylediklerinizin ardı sıra gülmek daha bir hoş oluru ima etmiştim tabi siz hukukçular direksiyonu görüce hemen çervirmek istersiniz...
Bence kan kaybı hayaliniz, vampir genlerinizin size verdiği halüsülasyon yeteneğidir.Ayrıca gücünüzü güzel şeylere kullanmaktan bahsetmişsiniz varsayalımki başardınız ve güzel şeyleri yarattınız,
"Yazarın kitabı onun eseri olsa da artık ondan ayrılmış, ayrı bir karakter taşır ve kendini okurun kollarında bulur" Bu kollarda sizin polyanacılıınız can verebilir zira bildiği kadarıyla görecelilik terorisi halla geçerliliğini koruyor.
Dip not:Hukukçuların gülümseyebiliğini bilmiyorum "Gücümü kontrol etmeye çabalamaktansa, gücümü güzel şeylere aktararak olabildiğince kullanmaya, denetimle zaman kaybetmemeye özen gösteriyorum, öneririm!" buda pek bir doğaçlama duruyor bütün yaşamı varsayımlar üzerine kuralları uygulamaya çalışan birisine bu özgürlük tıpkı sert bir barış meleği kadar abest olur.

CanSuYu:Gittikçe yazım ve imla hatalarını artırıyor, benim yazdıklarımdan uzaklaşsan da bir şekilde "polyana, spontane, hayalperest..." gibi vasıflarıma yine de doğru olarak ulaşabiliyorsun, bu da beni nedense şaşırtmıyor.
"sevgi anlaşmak değildir, hukukçu da sevilir!" diye bir facebook grubu var, ben onu gördüğümde kopmuştum ama sana bu kadar hoşgörülü davranmayacağım. Ne demek kuzum "hukukçuların gülümseyebildiğini bilememek!" ;) Sizin gibi eğlenceli insanlar bize ulaştığı müddetçe biz hep neşeli ve keyifte kalacağız, hiç merak buyurmayınız :))
Sevgiyle kalasın Manu, beni güldürdün, sen de kahkahalardan geri kalmayasın!!!

manu:Yazım hataları hızlı yazdığımdan kaynaklanmıştır.(yoğunluk nedeniyle)
Tamam hukukçuların gülümseme konusunda basi tbir abartma yapmışım hatta çok basit.Affet!
Devamındakiler benim hukuk kurmacasına gönelik genel yorumlarım...
Yine de bu senin benimle konuyu değil yazdıklarımı tartışmaya doğru yönlendiğin gerçeğini değiştirmiyor.Buda bir yetenek tabi ama şu an kullanımı münasip olmamakla beraberindede konu dışında dallanıp budaklanmayı getiriyor.Tamam yeşillik iyidir, ben konuşmayı seven birisiyimdir görüldüğü üzere ama şöyle sevgiyle kalın manu deyip gitmezsen bu şey gibi söyleyip söyleyip
taxi
-nereye abla
-burdan uzak biyere acele et
-heh!
:)
Valla okuduktan sonra Fausta teşekkürü borç bildim beni cansu ile tanıştırdığı için.Klasik dediğin böyle olur!

2 comments:

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

ilahi manu, ne güzel yapmissin da bu yorumlari yayinlamissin =) inan ki bu kadar güzel yazistigimizi unutmustum :D
Sen sanki yillardir hayatimdaymissin gibi geliyordu bana, hic tanismadigimizi ise coktaaan unutmusum!
Beni tanidigin gün acisini cikaracaksin di mi bu yorumlarin? Sen bana bunu da demistin alcak kadiiin, al sana bi laf daha iste sivri dilli avukat bozuntusu ;)

Hep güzel karsilasmalara manum, hep güzel insanlara ve vakte degecek paylasimlara...

Yakinda bulusmak üzere...

Manusal said...

Manum lafı beni köleliğe itiyor halbuki karşıyım: )