Pages

21 December 2010

Kırmızı Perdeler


Başlık olarak  “lisanslı bir doktorun beni tanrıdan çaldığı bağırsakla dolamaya çalışması” Diye düşündüm ilk önce. Çabuk vazgeçtim. Tanrının Malpraktis haklarını takip ederek fikrimi felç kılan doktora ulaşmaya çalıştım, baş edemeyince dua ederek camide dalgalara karşı tespih çekim. Sorumluluklarımdan kaçmak için işaret parmağıma serçe bağlayıp, deliyi oynarken beni seyre dalanları hayal edebildiklerine gülümseyen söylemlerim kırmızı perdelerini açtı, evet illa kırmızı olacak!
Sahnede bir. Bir der ki.
Transparan detayların incelttiği bileklerimi kesiyorum. Acı çektiğini belli etmemek için seyircilerden çıt çıkmıyor, saklamak istedikleri bir oyunun parçası olabilir ya bir oyun. Sevgili seyirciler ya da sevgisiz olanlar kendinize oynadığınız oyunların kapalı gişe oynaması bile bir oyun olabilir…

……………………………..
Sahnede iki. İki der ki.
Ölmeden önce tüm bir alfabeyi bir şarapla yapayalnız dolaşıp uygun harflerle yudumlayarak, şahsıma eklenen iyelik ekleriyle kafa bulmaya çalışıyordum hâkim bey. Overdose bir kahkaha gibi anlamsız durduğumun farkındayım, hayatın suratında yer bulmuş bir bakışla sık sık göze geliyorum. İfadesine cellât atamış bir junkie koluna sanık enjekte ediyor, bilinenin aksine kollarım hafiflemiyor ve ben her sabah savunmamı bir yabancıya teslim ediyorum…
Ne fark eder. Birazdan kapanacak bu kederli sahnenin kırmızı perdeleri ve birileri yeni bir oyun izlemeyene gelene kadar dürüst olacağım…
Var olduğumuz, olduğumuzu sandığımız o biricik ve karışık zamanda, kendimizi evrenle birleştirip hayatı dönüştürmeye kalkıştığımız o cüzzamlı zamanda lanetlenmiş, sürülmüş ve terk edilmiş,  masumiyeti ve mağduriyeti sorgulamak… Mağrurca. O hileli ve adi hikâyelerin bir parçası gibi… Yaşamın satır başlarında olmasa da en son satırına ait olmak istedim hepsi bu.
Başka sözüm yok.
Alkış yok…
……………………………
Sahnede üç. Üç der ki.
Her seferinde farklı açılardan ve dışarıdan kendime bakıp, her seferinde biraz daha yaşlı ve sarkık gördüğüm yüzümden geriyorum hayatı. Depresyona meyilli modern zaman şaklabanları gibi yaşadığım acıdan bahsediyorum yarım yamalak da olsa. Etkilemek istiyorum, veca kalbimde ki yönünü kaybediyor. Etkilemek isterken acımı kaybediyorum, artık onu etkileyebileceğim bir acıya da sahip değilim. Sahipsiz tarafımdan çekiştiren tedirgin vicdanıma terk ediyorum, yaşadığımı sandığım tüm sanrıları.
Adlandırmasını yanlışlıkla bir ayrılık sahnesi addettiğimiz bir ara-filmde kadim yalnızı oynar gibi…
Işık yok…
.........................................

Sahne arası. Sahne arası der ki.
Kırmızı perdelerini çekip içerde gölgesini soyan kadını izleyerek tatmin ediyorum kendimi, kalçaları besbelli meme uçları sipsivri bir düşün dibindeyken sahneye tanrının gönderdiği söylemiyle bir melek iniyor;
- düşlerini değil beni becereceksin diyor.hiç tereddüt etmiyorum
-lakin ben dua etmedim ki…
Perdeler açılıyor tekrar ve hala kırmızılar seyirci ne olup bittiğini anlamaya çalışırken…


.................................

Sahnede dört. Dört der ki.
Ses getiren bir güçle aramızda duran meleğin kalbinden öptüm. Kalbi atmıyordu inanmak istemedim, anladığımı görünce ağlamak istediğini fark ettim ama ağlayamıyordu, bu durum seyircileri huzursuz etmiş olacak ki bir tanesi kıskanç bir ses tonunda iblis bu dedi. Oyunun bir parçası mıydı?

..............................

Sahne beş. Sahne beş der ki.
Bir varmış bir yokmuş gibi gözlerimin içine bakarak geldiğini sandığı yere geri dönmek üzere yola çıktı. Düşlerimse hala benim…
Oyunun adını soran bir seyirciye hayat kadar büyük bir genelleme yapmak üzereydim ki perdeler kapandı ve hala kırmızıydılar. Bavulumu toplayıp beni sevecek yeni insanlar bulup, yaşamak için yeni şehirler seçip, herkes için tanıdık bir yabancıya dönüşmek üzere yola çıktım…
Perdeler açılsın istiyorum, biraz daha ölmeden hemen önce...

7 comments:

menekşe hüznü said...

merhabalar..
ya biraz alakasız olacak yazınızn altına ama şu Manu Fm deki erkan oğur parçası 'pınar başından bulanır' olan mı? bi de böyle şarkı listesi nasıl yapılır ki ?
P.S : İsimden dolayı bilgi yoksa bileyim :)

Manusal said...

Evet enstrumantal versiyon.Bu tür player vidgetleri alabildiğin siteler var,benim kullandığımı vereyim istersen lakin uzun zamandır upload kabul etmiyorlar.(yani müzik ekleyemiyorsun,yakında düzelir.)

menekşe hüznü said...

hımm anlıyorum..teşekkür ederim..madem ekleyemeyeceksem kalsın..tek tek paylaşmaya devam yaniii....

Manusal said...

http://www.boxstr.com/ buraya up edip
http://www.mixpod.com/myspace-mp3players.php buradan da player koyucaksın.

EmeL said...

'herkes için tanıdık bir yabancı' . Güzel bir cümle sevdim.

Manusal said...

Senin için yazdığımı düşünmede şimdi: )

üryan said...

oyundan sonra ..
çıkış :
- çok güzeldi üstad.. Tebrik ederim..