Pages

20 October 2011

Hormonalrın Bağımsız Mantığı




Dengesiz ruhlara sıkıştırılmış dar bakışlı bedenlerimiz yüzünden anımız anımıza uymuyor, köpekler kemik severken ten aramak neden, tiryaki bir kayıp kontrol misali.

Az önce yalnızdık ve beraber oynadık, senaryo sefildi, yönetmen kefildi. Bir kaç el sen sonra ben sonra el değiştirdi aşk. Oyuna dâhil olanlar oldu.Dedim sana hakem kızdı, kırmızı kart yiyenler, sarıyı görmezden gelenler, file yırtanlar, top patlatanlar, yüzüme tükürenler, küfür edip yaşam sahama inenler oldu.

Domino taşarlının vajinasını parmaklayan zaman, yeni bir güne gebe kaldığı şu saatlerde dilimin kavuğuna gizlenen cümlelerimi kusmadan uykuyla sevişmeyeceğim. Uykusuzluktan kırmızı beyaz olan göz aklarımı bu gün görenler  “şehitler ölmez vatan bölünmez” diye slogan atsala da şehitler ölüyor efendim!


Benden uzaklaşmadan alttan yaklaşacaksın kendi içine, her şeyin üstesinde gelen misyoner milyoner pozisyonu aldığında. Orada bir yerde olmalı anlam benim gibi, benden çıkma, benden çakma gerçek bir anlam. Kaybolduğun alanın esrik haritasına bakarken tıpkı işaret parmaklı ellerine çomak sokulan bir dişi gibi çığlık atmalısın.

-İşaret mi dedin? Bana bak ama gözlerini dâhil etme bu işe.


Sekiz iplikli, sekiz dikişli, sekiz kişiye seksek seyrettiren, sekiz yaşında, sefil bir kukla olamaz kuklalar sayı sayamaz. Zaten cümlede oldukça zorlama oldu. Şimdi gidiyorum yolda değilim ama bir gün mutlaka bir yolum olacak! Kalabalığa tenha bulaştırırken adım yalan, yaşım sonlu, gülüşüm bıyıklı, sadece ben olarak gideceğim. Sen kaç kişi bekleyeceksin beni, senli bir ömür dilerim sana ukalaca!

Her boka karışan

-Sayın yönetmen çok taşaklı oldu bu ayrılık.

-Sen de kimsin ?

Ben sana karışanım burada enli endamlı, uygun zamanlıyımdır. Bir poşet ceviz, bir tencere dolusu yemek, ara ara bir kasa bira… Ha bir de turuncu diye havuç severdim. Annem gözlerin iyi gelecek diye yedirdi küçükken,  gelmedi! Sırf gördüğüm için her ihanetin perdesi açılıyor. Kör ol dünya, kör ol Dünya. Tekrarlanmaktan bıktım. Bence koltuk altlarında kokuşturduğu birkaç hikâyeyi mutfak da bırakmalı, birazını yedirsin seyirciye.


Günler böyle geçerken uyku yolumda durdurup öptü beni tanrı.

Görüşürüz diye fısıldadı…

Hiç görüşmedik sonra bir daha.

Rol icabı diye gülümsedi yönetmen

 Yine de çarpılmaktan kurtulamadı renkli uçurtmalar

Ben de sevdim, ben de çarpıldım.

Mutluluk hurafe ise mutsuzlukta batıl inanç

Bir gün kalabalıktan boğulurken yanımda kimse olmayacak.

Olsun!




No comments: