Hissiyatım eskiden bar olduğunu düşündüğüm ahşap bir yerde uyandı; her yer göze hitap edecek kadar tozla kaplı ve en doğal olabilecek şekilde birbirlerine örümcek ağlarıyla bağlanmış... İçeri birkaç ufak delikten cılız ışıklar süzülüyor, tıpkı anahtar deliğinden kendinden on yaş büyük bir kadını gözetleyen bir bakış kadar erotik “o an”
Tozların hareketi o kadar karışık ver bir o kadar da sürekli özgürlük şarkılarıyla dans ediyorlar belki, buradan dışarı çıkan bütün delikleri kapatanlara nispet yaparcasına. Birkaç ufak sürüngenin ayak izlerinden başka bir şey kalmamış sanılıyor ilk bakışta…
Sandalyeler hala sonsuz saygıyla ayakta duruyorlar masaların etrafında, her masanın sandalyeleri onlar, kim ihtiyaç duysa yanına alıyor hatta bazen soruyor;
-pardon, sandalyeyi alabilir miyim?
-Tabi buyurun...ve hoop başka bir masanın koynuna…eski masada biraz iz bırakıyor bu ayrılık, boşluğu hemen hissediliyor.Hafızasında dünyaları bile barındıran insan bile unutuyor… bu hangi ağaçtan yontma olduğu bilinmeyen masa mı unutmayacak şu bi yanındaki boşluğu…
Hafif bir şok gözlerini kapadım aklımın birkaç saniye…
İnsanların sesleri uğul uğul kulağımda ışıklar olmadığı kadar çoğaldı. Ahşap kaplama bu sefer tertemiz görünüyor üstündeki insan tozcuklarına rağmen. İçine su dolan cam sesi şırrrşşşşş sürekli duyuyorum ardından hafif bir tak… Kahkahalar yağmurla beraber ne amacı olduğunu bilmeyen gök gürültüsü gibi… Dın dın dıınn piyana kendini sıyırıyor arka plandan kimsenin onu dinlemediğini sanırken keman karşılık veriyor yakında bir yerden kıytttttt kıııııtyyyy mest oluyor piyano piyanistin parmaklarında hayatın da gördüğü en güzel kadın bu parçada keman… Beyaz tüllerle çevrili kerpiç bir çöl evi gecesi balkonda, keman da eşlik ediyor piyanoya serin çöl sıcağında dudak dudağa herkesin kulağında…
Kendi etrafıma bakıyorum renkli renkli şişelerle dolu raflar arada bir kadın gidip geliyor ellerini dokunuyor. Kaba saba bir kadın sismik hareketlerin sonunda bilinçsizce dışarı fışkıran lavlar gibi taşmış memeleri dışarı ama kimse görmüyor arada onun yaptığı şeyin aynısını yapan orta yaşlı alt dudağına sarmaşık gibi sarkmış bıyıkları sigara içmekten sararmış, o memelere bu bıyıklar dedirtiyor “o an”…
Şırrrll tak…
-Agasiya hanımla bana birer bira…
-Hemen geliyor.. eller elinde bardakla yaklaşıyor sonra bardak doluyor tak ile bitiyor, Her elin dokunuşunda sanki içimden biraz biraz azalıyor bir şeyler…
Bu aralar bana ilgi göstermiyorsun eskisi gibi değiliz deki ayrılmak istiyorumu anlamak istemeyen ama adı gibi bilen sevgili gibi anlıyorum... Koca barda insancıklarla tek bağlantısı ufacık musluğu olan zavallı bir fıçıyım ben. İstediği alınana kadar musluğuna dokunulan ve her dokunuşa samimice akan zavallı bir fıçı… Tanıyorum beni “o an”
Hızla başa dönüyorum tozlu dünyaya barın üzerinde değilim artık zaten yerde kırık dökük kalmışım içim bile yok artıkDöküntü yerin döküntüsü olmuşum amına kodumun bardakları…
5 comments:
Aslında son cümleyle sizi barıştırabilirim ve kesinlikle son cümlesiz bir hayat hayal edemiyorum.
Delüüüü
"Ahşap kaplama bu sefer tertemiz görünüyor üstündeki insan tozcuklarına rağmen."
İnsan tozcukları. Sevdim bu sözü.
Bir de şu kelime doğrulamayı kaldırsan çok mutlu olacağım :)
Bu kelime doğrulamada ne ola ki?
Post a Comment