Ankara hala buz gibi suratıyla beni izliyor, tek fark gözlerimi kaçırmıyorum artık diyorum içimden geçen birine. Kalmasını çok istesem de bu sana çok bile diyor.
Şöyle titrekçe bir bakıp devam ediyor. Kalmasını çok istemiştim, bu sana çok bile dediğinde bile…
Birinden kaçtım yakalanmak istediğim kişiden kaçmak gibiydi. Birine yakalandım beni hiç tutmamış gibiydi. Gözbebeklerine baktım, göbek bağına tutundum, dudaklarına dokundum rüya gibiydi. Birini sevdim, başka birini sever gibiydi. Başka bir şeyi seven birini sevdim kendimi sever gibi… Başka biri birini sevdi… Sevdi birileri birbirlerini.
Eminim…
Eminim…
Aylaklar bu yüzden iyidir. Sevmeye zamanları vardır, sevmek zaman ister, zaman ise hep fedakârlık. Sıkıldım... dışarı çıkıp hava almanın iyi fikir olduğunu söylemesi komikti içerde olmadığı halde. Başka bir adamı öpmüş olması komikti. Başka bir adamla yatmamış olması da komikti. Yan yanayız, elimizde yarılanmış bira kadehleri. Çok ayıp diyor yanımızdan geçen bir kadın. Gülümsüyoruz. Çok ayıp diyoruz, sarhoş olmak ne ayıp… Aşk ne ayıp… Çıplak ruhunla bana dokunman ne ayıp…
Birkaç kişiyiz. Kişisel birkaç konu kadar sıkıcıyız. Konuşmuyoruz. Ne vakit konuşsak komik geliyor konuşmak. Her şey yeterince komikken gülmek için bahane aramak neden.
Birkaç kişiyiz. Kişisel birkaç konu kadar sıkıcıyız. Konuşmuyoruz. Ne vakit konuşsak komik geliyor konuşmak. Her şey yeterince komikken gülmek için bahane aramak neden.
Kaldırıma bir güvercin düşüyor sağ kanadını içimize kırıp… Yollar yabancı geliyor önce. Caddeler yabancı. Güvercin yabancı. Teras kattan atlamak üzere olan kediyi izliyorum. Dokuz canından birini hiçe sayar gibi... Kahkaha ihlali yapıyorum birden. İntihar edecek kedi diyorum.
Gülüyorlar…
Kedi kafama atlarken, güvercin ölüyor... Sonra kırık sağ kanadınla uçmayı deniyorsun komik bulmasam da gülüyorum. Bu tanıdık geliyor. Tanıdık gelen her şey ise çok çok yabancı. Düşmek gibi…
Gülüyorlar…
Kedi kafama atlarken, güvercin ölüyor... Sonra kırık sağ kanadınla uçmayı deniyorsun komik bulmasam da gülüyorum. Bu tanıdık geliyor. Tanıdık gelen her şey ise çok çok yabancı. Düşmek gibi…
Kalbim piç...Salyam sahtekâr… Sözlerim yankılı, yalnızlığım kalabalık, gözlerin yalancı!
Issız sokakları talan ederek giyiyoruz üstümüze geceyi, dişlerimizi sivriltip tanrının boynuna abanıyoruz sonra ama nafile. Ne parsak yapalım ölümsüzleşmiyor. Öleceğini bile bile elimdeki tek sevgiyi bitmeden sana vermek istiyorum. Ezeli kanadı burada zamanın, ebedi tarafına ise şuan ulaşılamıyor…
Kedi hala kafamda.
Şaraplar bitiyor. Cila yapalım diyor adetler. Bir kaç bir alıyor. Sonra bir kaç iki ve bir kaç bira. Birini hemen açıyor dişiyle.
Konuşmuyoruz. Birler kayboluyor. İkiler kayboluyor.
Konuşmuyoruz. Birler kayboluyor. İkiler kayboluyor.
Dişlerimiz keskin fakat anılarımız hala koparılamayacak kadar sert… Ve kıyamıyorum. Yayvan ağızlı bir ilaheyi bağırtıp çırılçıplak geçmişe dönüyoruz üşümemek dileği ile.
Ya da ben hala…
Güzel olduğunu düşündüğüm zamanları kulaklarından çekiştirip kendimi sürüklüyorum aslında. Aynı sokakta aynı adamlar. Yola devam etmek istemiyorum gideceğin yere kadar seni bırakıp geri döneceğim yolda elimi tutmaz isen…
Aklanıyoruz... Yola devam edebilecek kadar temiz sayılıyoruz.
Kirli kaldırımlarda, kirli ayaklar…
Temiz.
Aklanıyoruz... Yola devam edebilecek kadar temiz sayılıyoruz.
Kirli kaldırımlarda, kirli ayaklar…
Temiz.
İnsan eti, en tanıdık ve ezik lezzet... Kimle göz göze gelsek kendimizi ele veriyoruz sanki. Kim gözünü bize çevirse renk körü oluyor... Kaşımdan ısıran kadın, ısırgan otunu alıp taksi çeviriyor. Şoför koltuğunda kim diyorum, ıron man diyor. Gözlük takıyor. Mesele ıron man değil diyorum, koltuktaki nereye abla diyerek papatyalar uzatıyor. Ben de beyazlığına aldanıp yapraklarının seviyor sevmiyor yapıyorum.
Özümden uzak size yakın bir yerlerde u dönüşü yapıp kendime tosluyorum. Her cinayetimi kasko karşılıyor artık…
Özümden uzak size yakın bir yerlerde u dönüşü yapıp kendime tosluyorum. Her cinayetimi kasko karşılıyor artık…
Bir öz bir öze demiş ki; “gelberaber kaçınılmazlığın yasalarını değiştirelim”
bir öz başka bir özü öldürürken…
bir öz başka bir özü öldürürken…
Uzun sürmüyor. Gidişin bile daha uzun…
İdamların sponsorlu olduğu altın çağların bakır çocuklarıyız… Reklam fiyatlarını bileğime kazıyıp barkodumu emziriyorum.
Çabuk büyüyor.
Çabuk büyüyor.
Tırnak aralarım zamanla dolu. Kesmeye kıyamıyorum. Hayat dediğin bir bütün ise saatler neden hep paramparça. Saat kaç diyorum sonra. Bizi geçiyor diyor biri…
Çok komik geliyor her şey. Yaptıklarımız çok komik. Çok komik gülüyoruz. Çok komik ağlıyoruz. Çok komiğiz biz. İfadelerimiz komik... Ben çok komiğim. Öyle komiğim ki aslında. Müzik çok komik, yasalar komik, hepimiz çok komiğiz...
Size gülüyorum… Kendime gülüyorum. Yollar çok komik. Asık suratlı sokakların merhametli göbeğinde uyuklayan köpekler komik… Köpeğe tekme atan amcanın şapkası komik. Hayat, artık beni güldürmeyen bir esprinin ağızdan ağza dolaşması gibi.
Çok komiğim ben... Bana gülebilirsiniz.
Hiç gülmüyorum.
Oysa komiğiz.
Çok komiksin mesela…
Size gülüyorum… Kendime gülüyorum. Yollar çok komik. Asık suratlı sokakların merhametli göbeğinde uyuklayan köpekler komik… Köpeğe tekme atan amcanın şapkası komik. Hayat, artık beni güldürmeyen bir esprinin ağızdan ağza dolaşması gibi.
Çok komiğim ben... Bana gülebilirsiniz.
Hiç gülmüyorum.
Oysa komiğiz.
Çok komiksin mesela…
Elimizdeki şarap şişelerini içimizde kırıp, uçlarına merhamet takıyoruz. Yaralı bir vicdanın acil özlemleri oluyor. Aşk!
Acil özlemlerim olmaktan başka çaren kalmadığında beni ara sesine dokunayım, kulaklarından öptüğümü hayal et. Hayalet olduğumda…
Seni sadece o güvercini öldürdüğün için affetmeyebilirim ben. Kaldırıma bir güvercin düşüyor sağ kanadını içimize kırıp… Önce ağlıyorsun çıtırdayan kemiklerin seslerini duyduğunda… Sonra yollar yabancı geliyor önce. Teras kattan atlamak üzere olan kediyi izliyorum. Dokuz canından birini hiçe sayar gibi... Kahkaha ihlali yapıyorum yine. Kedi kafama atlarken. Sen güvercini eziyorsun.
Parkta oturmuş belamızı beklerken yunuslar görünüyor… Deniz dalgalanıyor. Boş ver diyorsun. Biz teknede değiliz. Nereye batacağız?
Her yanımızdan batıyoruz birilerine, her yanımızla batıyoruz sonra. Gözlerim de batıyor, sen ağladığımı sanırken ya da sen de…
Her yanımızdan batıyoruz birilerine, her yanımızla batıyoruz sonra. Gözlerim de batıyor, sen ağladığımı sanırken ya da sen de…
Her şey tekrarlıyor, zaman kekeme sanki… Yine bir sokak, birkaç ölü ve biz. Birkaç bira eşliğinde. Yanımıza geldiklerinde çok komik görünüyorlar. Siz nesiniz diye sorduklarında. Biz biriz diyemediğimiz de biz zaten çok komiktik…
Güneş gözlüğümü unuttum diyorsun, üstümüze karanlık çöktüğünden ne yapacaksın güneş gözlüğünü diyorum. Ay ışığıiçin… Diye cevap veriyorsun. Şaşırıyorum, biz hiç güneş batarken sevişmedik ki diye düşünüyorum ama üzülmemen için gülüyorum… Tek tokatlık bu cevapla dalga geçmeye başlıyoruz. Yediği tokat komik geliyor.
Tokat yeme nedeni daha komik geliyor. Eve giderken konuşmuyoruz. Evim komik geliyor. Evleriniz komikleşiyor. Kaygılarımızı komik bulmaya başlıyorum. Perdelerin üzerine sanki özenle yerleştirilmiş lekeleri, üç defa düşüp inatla kırılmayan bardağı… Bu evi… Kelimeler bana komik geliyor. Kelimeler…
İsmime gülüyorum…
Dudağındaki ruj beni kahkahaya boğuyor. Avon diyorum daha da komik geliyor…
Tokat yeme nedeni daha komik geliyor. Eve giderken konuşmuyoruz. Evim komik geliyor. Evleriniz komikleşiyor. Kaygılarımızı komik bulmaya başlıyorum. Perdelerin üzerine sanki özenle yerleştirilmiş lekeleri, üç defa düşüp inatla kırılmayan bardağı… Bu evi… Kelimeler bana komik geliyor. Kelimeler…
İsmime gülüyorum…
Dudağındaki ruj beni kahkahaya boğuyor. Avon diyorum daha da komik geliyor…
Dünyanınbiraz susmaya ihtiyacı var diyorum, ilahi gürültü her yerde kendi sesimi duyamıyorum artık...
Beni affedecek misin? diyor.
Komik geliyor...
8 comments:
I’ve not too long ago began a blog, the data you present on this site has helped me tremendously. Thank you for all of your time & work.
sahtekar salyalarınla nereye kadar yiğidim =)
@nameless; no problem.
@jansu
Bilmem hiç düşünmedim.
yanlis cevap! dogru cevap sahte olmasini tercih etmelisiniz olmaliydi=)
edebiyatta igrenilen bir kelimeyi alip icsel dünyamiza mal etmek senin becerin sayin yazar, bize tebrikten baskasi düsmez...
Estağfurullah, teşekkürü hak eden sizlersiniz, benim dışımdaki herkes.Bu salyaların akma ve sahte olma nedenleri,nedeni olmayan şeylerimin nedensizliklerinin nedeni bile sizlerle ilgili,kısadan hisse büyüyoruz sizinle.
Ama kabul et komik.
bir arkadasim daha var böyle senin gibi kelimeleri kurcalayarak sanki anlamsizmis gibi göstererek anlamli cümleler olusturuyor=) insan onun cümlesinin basindayken sonuna gelemeyecegini, gelse de anlamayacagini saniyor. ama neden sonra bir yerinden yakaliyor manayi. benim cümlelerimse bazen cok anliyormusuz hissini verip birsey anlatmayabiliyor.
hepsi yerinde güzeldir herhalde... basariyi paylasmak büyüklüktür diyim bari :D
Komik bulman beni sevindirdi ama bunu komik bulmadım, aslına bakarsan bu komik.
Büyüklük görecelidir diyim bari baknız;
http://manusal.blogspot.com/2009/11/izafiyet-teorisi-ayse-ve-okuzlerin.html
Post a Comment