Kitabımın ilk sayfası;
Düzenli aşkların, düzüşken notası kulağıma “Edith Piaf”
kaçırıyor. “Je ne regrette rien” demeden önce uzatarak “no” dediğini duyuyorum,
hiçten az biraz fazla Fransızcam ile çözemesem de Cezayir asırlı İtalyan
vatandaşı bir arkadaşımdan öğrendim sonraları anlamını “Hiçbir şeyden pişman
değilim” Bu kadar kesin bir akrabalık kuralı pek
olmuyor pişmanlıkla, kaç yıl beklemem gerektiğini söyleyip beklediğim o yıllara
pişman olmak istemiyorum bir yandan da. Hikâyeme hiç bir şeyden pişman değilim
diye başladığımda, yaptıktan ya da yapmadığımdan pişman olduğum birçok şeyden
bahsettiğimin farkına vardığınızda dilimden dökülen kelimelerim suretlendiği
beyaz kâğıtlar şahidimdir ki hiç bir şeyden pişman değilim. Pişman olduğum herşeyden bile… Hikâyenin bir yerlerinde hala yaşamaya devam ediyorsanız nereden
başlayacağınıza dair tereddütleriniz, korkularınız olabilir. Ölü bir hikâyenin
gölgesi olmaz bu yüzden ölmeden, öldürüp de gölgeme sakladıklarımı anlatmam
için gün ışıyana kadar yaşamak ve yazmak istiyorum. Yazmaya başladığımda
hikâyenin neresinde olduğumu göremeyecek kadar gözlerim sulandı, insanın doğar
doğmaz ağladığı düşünülürse bu işte ne kadar tecrübeli olduğumuz konusunda
sahibi olduğumuz fikirlerin farkına varcağız. Bu farkındalık da bana torbadan
çıkan ilk geçmiş sayfamdan bir gemi yapıp gözyaşımın akarına bırakma fikri
verdi. Kirpiklerimin bu kâğıttan gemilerin sığındığı ıssız ve gitmek zorundan
olan gemilerin uğradığı bir liman gibi kullanarak başlıyorum ve hiç pişman
olmayacağım…
No comments:
Post a Comment