Pages

04 March 2010

Önce Birdik

1.
Önce birdik ve dili dilimde birdi.
Gözlerinin önünde parçalara ayrılana kadar bildiği her şey.
Çatlak sesinden fışkıran iyi niyetler,
Kucaklara sığmayan çekingenlikler,
Aç duygular ve dağınıklıklar,
Ve tanrıya ulaşana kadar boşluğa dönüşen sözler.
Birdi…

2.
Yerli dizilerden öğrendiği pozisyonlar kotaramayınca yaşamı,
Diz çöktü omuzları uçuruma
Ama mütevazı gülüşü dudaklarında yansıyordu.
Atladı tüm kahramanları bir bir.
Hepsi gidiyordu yaşamından.
Çürümenin bile bir estetiği olmalı derken
Sınır dışı edilen yaralı bir dil.
Bahsetmedik bile…
3.
Çapaklanan sabahlarında bir ağırlık, bir inat gün ışığına
Perde aralarında yağan yağmur
Ve sonra sırılsıklam bir düşün, güneş özlemi.
Uyanış ne acı ki yalnızlığı anlamanı sağlıyor.
Anladıkların ise dilimin ucunda köreliyor.
Söyleyemediklerim değişmiyor,
Kumdan kumandanın tuşları eksik
Seni çekmiyor hiç bir kanal.
Çekilmiyorsun…
Uyutmuyorsun;
Ve sık sık anlıyorum yalnızlığımı…
0.
Tecridin görünmez duvarlarına yenik düşmeseydik
sarılacaktık oracıkta.
4.
Kendi aklının önünde oturmuş kaval çalarken geleceğine,
Ninni oldun aklımdakilere
Kim bilir kaç çocuğu uyuttun
Eşlik ettim beşik gibi sallarken zavallı dünyanı
Ninni bulaştırdım kulaklarıma.
Sonra uyudum
Üstelik içmeye yeni başlamıştım.
0.
Kâbuslarından cımbızla dinginlik çeken nesil
Sizi güzellik kurtaracak silikon değil, dokundum baktım.
5.

Azımsanamayacak bir ses tonunda.
Sahne birdi,
Önce birdik,
Dili dilimde dişi,
Dilim memelerinde çocuk
İzlerim evecendi.
Kapaklanmak üzere dizlerimde yorgun bir adam.
Anlıyordu…
Dilimiz, dilim dilim…
6.
Sonra dualar aşırı doz ardında.
Ve meşgule çalan dudakların benden uzakta
Konvülsiyon belki
Biraz ilaç ve belki biraz iç sıkıntısı.
Komediye dönüşüyoruz…
Bu yüzden gözyaşları özgürlük istiyor;
Gel derken,
Kal derken,
Git derken en çok.
Tedavisi kaçak bir hastalık,
Barındırmıyoruz artık!
Hey reçetesi yırtılan insan,
Sözde karantinaya alındın
Benliğinden içeri sızan zehir bu kez çok kuvvetli…
0…
Aşklar aşırı dozda dengesiz
Ayrılıklar aşırı dozda yalnız.
Çıkarılan tırnaklar etsiz.
Tıslayan sesler anlamsız.
Kavga sonrası uzatılan eller çok uzun,
Egolarımız doyumuz,
Sık sık salgıladığımız hormonlar
Aşırı…
7…
Savaşsa devam ediyor.
TV kanalları hala açık
Açık açık…
Evler yıkılıyor
Sokak köpekleri tedirgin
Ve insanlar sokaksız kalmaya gidiyor.
En sevdiğin haber spikeri yıllık izinde,
Haberler de sevimsiz artık,
Gösteri devam ediyor
Ve tüm bunlar olurken;
Annenden emdiğin süt meleklerin burnundan geliyor diye
Burun farkıyla kaçırıyorsun cenneti.
Çok geçmeden seni, tanrı affediyor sonsuza kadar.
Artık hiç bir şey çok geçmeyecek bu sonsuzlukta!
İsterdim ki tanrının yeri olmasın bu hikâyede.
0…
Bir hikâye.
Umuttan bahsetmek üzere…
Harekete geçen parmaklar ta en başında kısa geldi
Bir umudum vardı.
Uzayan modern çağ masalları gibi...
Baştan aşağı gereksiz, baştan aşağı çakma.
Yazılmış çizilmiş ve belki çoktan silinmiş,
Silindir bir hikâye.
8…
El ele bir dönüyorduk
Katiyen gidemediğimiz o yerden
Döndüğümüzde birdik
Birdik
Ve birden türedi hepsi.
0…
Boyu hafızam kadar, soyu sopu belirsiz bir an.
Tanrı yok dedim.
Zamanı dilimle ben üfledikten sonra.
9…
Açığa çıktın düşlerimde…
Çam ağaçlarının kokusunu,
Zeytin ağaçlarının kokusunu,
Kendi kokunu,
Köpeklerin ve balıkların kokusunu,
Barışın, sevişmenin, sadakatin ve vicdanın kokusunu…
Bilinçaltının buz gibi odalarına hapis ettiğin dünyanın,
Ekranın kırıldı sonunda.
Ve
Kanata kanata sözünü kesti.
0…
Sıfır noktamızda verilen mesajların üzerini kırmızı çizgilerle çizerek
Hapishaneleri kaldırmış mı olduk akıl defterlerimizden.
Özgürlük dediysek dudaklarımız birdi
Parmaklıkları anlamadık biz,
Resimleri ve kokuları da...
Ekran karardı fakat gece olmadı
Biz olamadık daha
Dur hemen çıkarma
10…
Birdik ve artık yanımızda sıfır var
Kabul ediyorum iyi içiyorsun
Damarlarında dolaşırken ben
Neden?

8 comments:

. said...

çok güzeldi:)

Manusal said...

Ya bana bunlarala gelmeyin aklınızdan başka şeyler geçti biliyorum give it to me babe.
Hele sen masal öyle şeyler söyleki bağdaş kurup dinleyeyim.

. said...

Nasıl yani,güzeldi işte.
Ben genelde okuduğum yazıları bir özneye yükleyerek algılamaya çalışıyorum.En büyük hata budur.Algıda yanılmalara yol açar.

Bağdaş kurmayla gerçekleştirdiğin eylemi algılayamadım.Dinlemek için mi?

Manusal said...

Evet dinlemek için bağdaş kurucaktım ama bu özneleştirme işinden kurtulman gerek :)

SeV@L said...

Tecridin görünmez duvarlarına yenik düşmeseydik
sarılacaktık oracıkta.


ben bu satırların altını çizdim.

Manusal said...

Sence altını çizince hapisaneleri kaldırmış oldukmu akıl defterimizden.

G ü n e ş K i t a b e l e r i said...

heee manu'nun bi isyan edesi, hepimize bi çıkışası gelmiş diyorum seval, sen ne dersin :)
Manum, canım biz de sendeniz ama hayatla kavganı sevmiyorum.
İnsanların bir olması ve biz olması için kelimelerden daha fazlasına ihtiyaç var.
Dahası, daha fazla sana ihtiyaç var.
Ve sen ancak kendini sadeleştirebildiğinde karşındakinin diline dokunabilirsin dilinle. İnsan basit hatlardan oluşur ama entellektüel karıştırır onu huzursuzluğun ve memnuniyetsizliğin şehvetiyle...

Manusal said...

cansu hanım yanlıs yerden yakmışsınız sigarayı ya da o kadar kötü ki sana ulaşamadı.